"Süllümün süyüğündeki püsüğe hapabınan larkadanak goduydüm tuvallandı"
Eğer Maraşlı değilseniz, cümleyi anlamanız imkansız gibi. Üstelik Maraşlı olmanız da yetmez.
Maraş yöresinde merdivene ‘süllüm’, Balıkesir yöresinde salona ‘hanit’, Erzurum yöresinde mızıldayan çocuğa ‘dızdız’ dendiğini biliyor muydunuz?
Eğer bu yörelerde yaşamamışsanız, bilmeme ihtimaliniz hem yüksek hem de doğal. Ancak halen bu memleketlerde yaşayan; ama yöresinin özgün kelime ve deyişlerini bilenlerin sayısı da giderek azalmakta...
Çünkü yöresel şivelerle birlikte mahallî kelimeler de, iletişimin yaygınlaşması ve formel eğitim görenlerin sayısının artması ile giderek dilin içinden çekiliyor. Öyle ki şiveden ve mahallî kelimelerin kullanımından dolayı, büyük şehirde doğup büyüyen torun, memleketteki dedesinin ne dediğini anlamak için cümlelerin yaygın kullanılan İstanbul Türkçesine çevrilmesini istiyor.
Konu ile ilgili bazı örnekler şöyle:
ÇORUM YÖRESİ
Acı gêrek olmak: Boğazından acı su gelmek.
Aşlak: Yama.
Bi dınnak: Azıcık.
Bödelek: Böbrek.
Cılga: Patika.
Çükündürük: Şeker pancarı.
Çintermek: Dikkatlice bakmak.
Dığdılamak: Bağlamak.
Dümükmek: Aralıksız çalışmak.
Elgavşur böcüğü: Çok Mutlu İşe karışmayıp kenarda bekleyen.
Gârmuk: Kusmuk.
Göbel: Oğlan çocuğu.
Hapaz: Avuç.
İvitlemek: Ayıklamak.
Mêsitmemek: Önemsememek.
Mühlüz: Beş parasız.
Okkalık: Ekmek.
Puyhurmak: Fışkırmak.
Soyha: Sevimsiz.
Şinnemek: Şımarmak.
Temşüt: Sahur vakti.
Yamranmak: Homurdanmak.
KÜTAHYA YÖRESİ
Fatılmak: Kanamak
Ciba: Çocuk.
Çezgi: İp.
Çıkı: Mendile benzer bez parçası.
Çeruze: Çile, eziyet.
Dombey, camız: Manda.
Deperotu: Havuç.
Kepen: Heybe.
Gire: Pazar günü.
Dernek: Salı.
Haney: Salon.
Patet, pate kompür: Patates.
Mintan: Gömlek. (Bu çok yaygın zaten. Melek ama.. )
Çitle, pösteki: Minder.
Künge: Toz, pislik.
Siyez: Uyuşuk, kendi halinde.
Yemeni, lapçın: Ayakkabı.
Kupa: Bardak.
Turpan: Ekin veya ot biçmeye yarayan bir çeşit orak.
Örende :Bir, bir buçuk metreye yakın uzunluktaki sopa.
DENİZLİ YÖRESİ
Çöveçlenmek: Güneşlenmek
Angurya: Salatalık.
Ayneşmeg: Karışmak.
Alatlamak: Acele etmek.
Ard’deş: Arkadaş.
Berenarı: İyi kötü.
Böngüldek: Köstebek.
Coşhaa: Hayret.
Culluk: Hindi.
Cebil: Köpek.
Debbendübben: Düşe kalka.
Ebermeg: Getirmek.
Enimek: Eskimeye yüz tutmak.
Gubur: Yeni, gömlek.
Gopil: Küçük, ufak.
Pisgirmek: Çalıştırmak.
Sarod: Havuç.
Sıtırasız: Yüzsüz.
Talator: Cacık.
Velesbid: Bisiklet.
Üslenkes: Asla.
Yılıg: Eğri.
Yümseg: Yüksek.
Zaddine: Zaten
Zençmek: Hızla asılmak.
Tomafil: Otomobil.
KAHRAMANMARAŞ YÖRESİ
Tahıldak: Olgunlaşmamış incir
Arısili: Tertemiz.
Böğür: Yan taraf.
Cıncık: Cam.
Cinatı: Bisiklet.
Çitil: Fidan.
Çor: Öksürük.
Duluk: Avurt.
Ecer: Yeni.
Gallep: Güvercin.
İlende: Reçel.
Kahke: Simit.
Kürrük: Sıpa, tay.
Mucuk: Sivrisinek.
Pöhrek: Lağım.
Kömbe: Çörek.
Püsük: Kedi.
Hapap: Takunya.
Gavas: Belediye zabıtası.
Mırık: Çamur.
Mırtık: Güvercin besleyen.
Puharı: Baca.
Sohum: Lokma.
Şeş: Tülbent.
Taydaş: Akran.
Teh: Üzüm kurusu.
Tuman: Don.
Veleme: Zifaf yemeği.
Yörep: Meyilli.
Daha kimbilir neler vardır.
Yukarıdaki cümlenin anlamı da : Merdivenin başındaki kediye takunya ile vurunca yuvarlandı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder